25 Aralık 2017 Pazartesi

Düz Dünya Modeline Göre Mevsimler ?

Öncelikle küre dünya modeline göre mevsimleri hatırlayalım. Dünyanın güneş etrafında dönmesi sırasında eksen eğikliğinden dolayı güneş ışıkları kuzey ve güney yarıkürelere farklı açılarla gelir. Kuzey yarıküreye dik açıya yakın geldiği aylarda kuzey bölgeleri yaz dönemini yaşarken, güney yarıküreye dik açıya yakın geldiği aylarda ise bu kez güney bölgeleri yaz dönemini yaşar.

Peki mevsimleri düz dünya modeliyle açıklayabilir miyiz ? Evet, hem de gayet güzel açıklayabiliriz. Hatta açıklamadan önce şunu itiraf edelim, düz dünyaya ait gerçekleri küre dünyaya uyarlarken adamlar dersini iyi çalışmışlar.
Kürede, dünyanın ekseninin 23,27° eğri olmasının düz dünyada karşılığı düz dünyada güneşin ve ayın spiralin altında veya üstünde olmasıyla aynı sonuçları doğurur.
Kürede elips olması düz dünyada güneşin - ayın yörüngelerinin iç çemberden orta çembere ve dış çembere spiral olmasıyla aynı sonuçları doğurur.

Şimdi yukarıya eklediğim fotoğrafa odaklanalım. Evet bize küre dünyada öğretilen Yengeç ve Oğlak dönenceleri ve tabi ekvator düz dünya modelinde de geçerli. Fark şu ki Yengeç kuzeyde, Ekvator ortada, Oğlak güneyde olacak şekilde değil de Yengeç iç çember, Ekvator ortadaki çember alan, Oğlak ise dış çember olacak şekilde güneşin rotasını belirliyorlar. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi güneş bize anlatılan hikayelerdeki gibi çook büyük ve 150 milyon km uzaklıkta falan değil. Aksine daha küçük ve tepemizde dolanıyor. İşte güneşin yengeç dönencesinde (içteki küçük çemberde) dolandığı aylarda düz dünyanın merkezdeki kuzey kutbuna yakın olan coğrafyaları yaz aylarını yaşıyor. Çünkü güneş tam üstlerinde dolanıyor. Bu esnada iç çembere uzak olan Avustralya gibi coğrafyalarda ise kış mevsimi yaşanıyor. Ve güneş zamanla tıpkı bir trenin ray değiştirmesi gibi yengeçten ekvatora ve sonra yine zamanla oradan oğlak rotasına giriyor. Böylece düz dünyanın daha dış çemberinde kalan ülkelerin üzerinden geçmeye başlıyor ve tabi doğal olarak bu kez merkeze yakın olan coğrafyalardan uzaklaşıyor. Özetle güneşin hangi coğrafya üzerinde hareket ettiğine göre yaz ve kış mevsimleri değişim gösteriyor. Ve evet tıpkı derslerde bize söylendiği gibi güneş 21 Aralık’tan itibaren oğlak dönencesine geçiş yapıyor, böylece Türkiye gibi merkeze (iç çembere) yakın bölgelerde kış başlıyor.

Peki bu açıklamaya göre, güneşin iç çemberde katettiği yol ile dış çemberde katettiği yol farklı bu nasıl oluyor derseniz güneşin raylar-dönenceler üzerindeki hızlarının da farklı oluşuyla açıklayabiliriz. İç çemberde merkeze yaklaştıkça güneşin hızı yavaşlıyor, dış çembere geçince ise hızı artıyor. Bu durumu, hareket eden bir bisiklet tekerinde göbeğe yakın (iç çember) bir nokta ile lastiğe yakın (dış çember) bir noktanın senkronize hareketine benzetebiliriz.


Aşağıya eklediğim kısa video konuyu zihninizde canlandırmanıza yardımcı olacaktır.


3 Aralık 2017 Pazar

Düz Dünya Modeline Göre Vakitler, Yerel Saatler ?

Küre Dünyaya göre lise bilgilerimizi hatırlayalım.
“Bir noktada Güneş’in gökyüzündeki konumuna göre belirlenen saate yerel saat denir
Dünya üzerindeki herhangi bir yere Güneş ışınlarının gün içerisinde en büyük açıyla geldiği an o yerin öğle vaktidir ve saat 12:00’dir
İki meridyen arasında (1 derecelik boylamda) 4 dakika yerel saat farkı vardır
Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 24 saatte tamamlar”
Böylece Lise Coğrafya derslerinden bihaber olmadığımızı da göstermiş olduk :)

Şimdi biraz daha odaklanır ve yazacaklarımı eklediğim görsellere de bakarak dikkatlice okursanız küre dünya için anlatılan yukarıdaki verilerin düz dünya için de aynen geçerli olacağını anlatmak / göstermek istiyorum. Dolayısıyla yazacaklarım düz dünya kanıtı değildir sadece “küre dünyada yerel saatler var, aynı boylamdaki bölgelerin yerel saati aynı oluyor bu kürenin kanıtıdır” diyen çok bilmişlere, bu verilerin düz dünya için de geçerli olduğunu gösterip heveslerini kursaklarında bırakmak istiyorum. Let’s go *_*



Eklediğim görsel Day & Night Map android uygulamasından. Bu uygulama bir düz dünya uygulaması olmasa da Güneş ışıkları yerine Güneş sembolünü coğrafya coğrafya gezdirerek aslında bizim “Güneş düz dünya üzerinde geziniyor” fikrimizi en azından görsel açıdan destekliyor (Düz Dünyacıların telefonuna indirip kullanmasını tavsiye ederim)
İş bu görsele gelince Güneş sembolüne baktığımızda Afrika kıtasının üzerine gelmiş ve boylam mantığıyla düşündüğümüzde daha yukarıda bulunan Türkiye’nin üzerinde olduğunu görüyoruz. Görselde saat 12:00’yi gösteriyor. Yukarıdaki Coğrafya notlarını hatırlarsak Güneş’in o noktaya en büyük açıyla geldiği an öğle vaktidir ve saat 12:00’yi gösterir diyordu. Düz Dünya modeline göre de değişen pek bir şey yok aslında. Sadece yorum farkı var diyelim şöyle ki Güneş’in yukarıda gezindiğini düşündüğümüz için saat 12:00 yani öğle vaktinde Güneş hangi coğrafyanın ÜZERİNDE ise o bölge öğlen vaktini yaşar deriz. Bakın küre dünya anlatımına göre de 12:00 civarında güneş ışıkları en büyük açıyla o bölgeye vuruyor ve öğlen vaktini temsil ediyorsa benzer bir açıklamayla ama bu kez “güneş ışıkları” yerine bizzat Güneş o coğrafyanın üzerinde dolayısıyla en büyük açı olan 90 derece dik açıyı yapmakta bu durum da Güneş o coğrafyanın üzerinde olduğu için o bölge hem sıcaklık hem ışık yoğunluğu açısından “zirve yapmakta” ve bu duruma öğlen vakti demekteyiz. 

Durun daha yerel saatlere gelmedim ama azcık zeki olanlarınız tehlikenin farkındalar bence :)
Şimdi yine aynı görsel üzerinde Güneş’in aydınlattığı hem sağ taraftaki hem sol taraftaki en uç noktalara bakalım. Güneş ışığının sol tarafta aydınlattığı en uç kısımlar Güney Amerika (Brezilya vb) coğrafyasını, sağ tarafta aydınlattığı en uç kısımlar ise Avustralya'yı gösteriyor. Konuyu dine getirmek için değil, sadece yerel saat açıklamasını daha gündelik yaşantıya uyarlamak için şöyle bir varsayımda bulunalım istiyorum. Aylardan Ramazan ayı olsun ve tüm dünya oruç tutsun varsayalım (hemen gülmeyin sadece konuyu anlamak adına bir varsayım yapıyoruz) Sol tarafa bakalım, Güneş’in aydınlığının en uç noktasını gösteren çizgi sanki Güney Amerika’yı ikiye bölmüş gibi.. Bu coğrafyanın sağ veya doğu tarafında çoktan sahur olmuş, sabah namazları kılınmış gün ağarmış oysa bölgenin sol yani Batı tarafı henüz karanlık ve insanlar acele acele yiyip içiyor kulakları da hocada :) Sanırım olayı anladınız ama yine de iftarı da yapalım derim ve dikkatimizi bu kez görselin sağ tarafına Avustralya kıtasına çevirelim. Güneş’in aydınlığının en uç noktasını gösteren sağ taraftaki çizgi Avustralya’nın en sağ yani en doğusuna kadar erişiyor. Bakınız en doğuda hava kararmaya başlamış yani iftar için orada top patlamış ve hızlı hızlı yemek yiyenler sigarasızlık, çaysızlık hasretine son vermiş. Avustralya’nın batı tarafı ise sabırsızlıkla top patlasın diye beklemede..
Sahur ve iftar vakitlerini de yerel saatlere göre belirlediğimiz için konu aydınlanmıştır diye düşünüyorum. 
Evet Güneş’in üzerinden geçtiği ve 90 derece açı yaptığı bölgeler öğlen vaktini yaşarken, Güneş ışıklarının doğuda ve batıda ulaştığı son noktalar ise sabahı ve akşamı yaşıyorlar. Ve evet tepsi gibi düz bir dünyada yerel saatlerin bu açıklaması, 150 milyon km uzaktan gelen Güneş açılarına göre oluşması açıklamasına göre daha anlaşılır, daha gerçekçidir -bizce-

Şimdi finale doğru düz dünyayı büyükçe bir tepsi pastaya benzetelim. Bu pastayı her biri 1 derecelik incecik dilimlerden oluşacak şekilde 360 parçaya bölelim. Elimizde 360 incecik pasta dilimi var. Şimdi her bir dilimi 4 dakikada yiyelim veya birine ikram edelim. Niye 4 dakika derseniz en üstteki Coğrafya notlarını hatırlatırım ve amacımız küreye uyarlanan verilerin düz dünyada da çalıştığını göstermek idi ve küreye göre yapılan bir açıklamanın düz dünyada da açıklanabileceğine dair son hamlemiz geliyor
Bir ince dilim pasta 4 dakikada yeniyorsa, 360 ince dilim pasta kaç dakikada yenir?
360 x 4 = 1440 dakikada kocaman tepsi pasta bitiyor.
1440 dakika 1440:60 = 24 yani bir tepsi pasta 24 saatte bitiyor ;)
Küre için kullanılan matematik, düz dünya için de geçerli.
Afiyet olsun *_*


28 Kasım 2017 Salı

Düz Dünya Modeline Göre Gece ve Gündüz Nasıl oluşur?


Öncelikle Güneş ile ilgili bildiğiniz her şeyi unutun.. Güneş tam da gözlemlediğimiz gibi üzerimizde gezinmektedir. Boyut olarak bize söylenenden çok daha küçüktür ve bize söylenenden çok daha yakındır. Daha küçük ve daha yakın olduğu için düz dünyanın her bir tarafını aynı anda aydınlatmaz. Bunu bir masa lambasını masanın etrafında gezdirme örneğiyle açıklayabiliriz. Masa lambası masanın sadece bir bölümünü aydınlatırken yavaşça masanın diğer kısımlarına hareket ettikçe oralar da aydınlanacaktır. Bunun gibi Güneş denen bu dev lambanın bulunduğu coğrafyaya göre ışığının ulaştığı yerler gündüzü yaşarken, karşıt durumunda kalan ışığın ulaşamadığı coğrafyalar da geceyi yaşamaktadır. Yukarıdaki kısa video düz dünyaya göre gece-gündüz modeli için size fikir verecektir.

25 Kasım 2017 Cumartesi

Dünyanın Küre Olduğu İkibin Yıldır Bilinen Bir Şey mi ?




Düz Dünya fikri ile karşılaşan biri, konuya dair ayrıntları henüz öğrenmeden yaptığı ilk savunmalardan biri dünyanın yuvarlak olduğunun binlerce yıldır bilinen bir gerçek olduğu iddiası oluyor –bu savunmayla sıkça karşılıyoruz-
Evet dünyanın yuvarlak olduğu fikri ikibin yıldan fazla süredir var burası doğrudur ancak 20.yüzyıla kadar herkes tarafından kabul görmüş değildir. Ne zamanki “uzaya gönderilen” roketler vasıtasıyla “küre dünya fotoğrafları” çekildi ve “Aya gidildi” artık konu tartışma olmaktan çıkmış ve  herkes tarafından kabul edilmiştir. Tartışmaya açılması bile teklif edilemez hale gelmiştir. Velhasılı küre dünya fikrinin egemen olduğu dönem 20.yüzyıldır. Hiç de öyle ikibin yıldan beri kabul görmüş egemen bir düşünce değildir.
İkibin küsür yıl öncesine dönüp baktığımızda ise önümüze iki meşhur isim çıkıyor. Birisi Matematiğin Tanrısı olarak tanımlanan ve küre dünyanın eğim matematiğini bulan Pisagor, diğeri ise dünyanın düz olamayacağını deneyle gösterip sonra da küre dünyanın çevresini gerçeğe yakın şekilde ölçtüğü söylenen Eratosthenes.. Tamam işte madem adam deneyle bunu ıspatlamış niye itiraz ediyorsunuz derseniz, geçtiğimiz aylarda benzer deneyi yapan düz dünyacılar ikibin küsür yıl önce Eratosthenes’in bilmediği veya bir şekilde hesaba katmadığı yeni bir enstrümanı da deneye katarak bu arkadaşın yanıldığını gösterdiler.
Eratosthenes matematiğindeki yanlışı ortaya koyan videonun linkini hemen alta ekliyorum;

Gelelim Pisagor’a
Aşağıya maddeler halinde Pisagor ile ilgili bazı veriler paylaşacağım. Bunları okurken zihninizde şu soruya cevap aramanızı istiyorum;
Pisagor ve takipçileri dünyanın küre olduğunu biliyor muydu yoksa buna inanıyor muydu?

·         * Pisagor bireysel bir matematikçi değil, bir tür grubun önderi gibiydi
·         * Bir Matematik denklemi çözdüklerinde bu grup tanrılara hayvan kurban ederdi
·         * Grubun sıkı kuralları vardı, mesela herkesle aynı taraftan yürümezlerdi
·         * Ayakkabıyı ilk olarak sağ ayağına giyilmesi kuralı
·         * Bedensel sıvıların erkeğin ruhunun parçası olduğuna inanmak ve seksten kaçınmak
·         * Sessiz kalma kuralı ve gruba katılmak isteyenlerin uzun süre tek kelime etmemesi
·         * Matematik onlar için dinsel bir deneyim, bazı denklemler de ilahi sırlardı
·         * Pisagor tüm evrenin ardındaki unsurların sayılar olduğuna inanırdı
·         * Sayıların kutsal olduğuna inanırlardı, mesela 10 sayısı hepsinin en kutsalı idi
·         * Tetraktik adını verdikleri kutsal bir üçgene inanıyorlardı, kutsal üçgene ve kutsal 10 sayısına dua ederlerdi
Sanırım bu kadar yeterli. Şunu netleştirelim bizler takıntılı komplo teorisyenleri değiliz, asıl takıntılı olan onlar...
Ve konuya dönecek olursak, ikibin yıldır dünyanın küre olduğu bilinen bir gerçek değil
ÖYLE OLDUĞUNA İNANILAN bir fikirdir hatta bizce batıl inançtır. Adamlar üçgen, küre gibi cisimlere kutsallık atfediyor ve “dünya da öyle olmalı” algısı yayılıyor. Pisagor, Tetraktik ve Pentagram üzerine daha fazla ayrıntı için yine LightAroundtheMoon kanalındaki videonun linkini hemen alta ekliyorum;

Son olarak bir ilave yaparak soru işaretlerini avucunuza bırakıp müsaade isteyeceğim.
Pisagor ve takipçileri kutsal üçgene inanıp 10 sayısını tanrı gibi görürmüş dedik ya
Günümüz Siyonistleri 9 ve 11 rakamlarını (13 rakamı da var) benzer şekilde kutsuyor. Az bir şey beyin jimnastiği yapacak olursak 9’dan hemen sonra 11’e geçmelerini aslında 10 sayısını es geçmek yani tanrıyı es geçmek ! olarak düşünebiliriz. Niçin tanrıyı es geçsinler ki derseniz bi zahmet araştırın bu insanlar Luciferyan ve Lucifer Kuran’da geçen Şeytan oluyor. Amerika’da acil yardım numarasının 911 olması ve ikiz kule saldırılarının 11 Eylül olması (11 – 9 – 2001) gibi şeyler kesin tesadüftür zaten ;) 


17 Kasım 2017 Cuma

Dünya Düz ise Kenarı Nerede ve Niçin Aşağıya Düşenler Olmuyor ?


Düz Dünya modeline göre “kenardan aşağı düşmek” gibi bir durum sözkonusu değil.
Bu noktada öncelikle, diğer gezegenler ve yıldızlarla birlikte uzay boşluğunda olduğumuz fikrini çöpe atmamız gerekiyor. Konuyla ilk tanıştığınızda uzayın içinde düz bir dünya hayal edip çok saçma bulabilirsiniz (bize göre de saçma olurdu) Fakat öyle bir dünya yok :)

Big Bang dedikleri büyük patlama sonucu etrafa saçılan yıldızlar, galaksiler yok. Ve bizler birer yıldız tozu değiliz. Güneş, Ay ve yıldızlardan oluşan gökyüzü dünyanın tavanı oluyor. Ayak bastığımız yer ise dünyanın zemini..  
Kısaca gökler ve yer (arz) var ve dolayısıyla biz gökte –uzayda- bir yerde değiliz e doğal olarak zaten zeminde olduğumuz için “aşağıya düşmek” gibi bir durum sözkonusu değil.

Peki bu düz ve hareketsiz olan zeminin bir sınırı var mı ? Cevabı %100 bilemesek de Dünyanın etrafının büyük bir buz duvarıyla çevrili olduğunu ve kenarın bu duvarın ardında olduğunu düşünüyoruz. Buz duvarı deyince, izleyenlerin zihninde Game of Thrones dizisinin canlanması olası. Daenerys Targaryen de hoş bir karakter aslında :) Nerede kalmıştık, küre dünyada bize bir kıta olarak anlatılan Antarktika’nın aslında bu bahsettiğimiz buz duvarı olması ve dünyanın çevresini sarmış olması olası. Tabii böyle düşünmemizde Game of Thrones dizisini kaynak göstermeyeceğiz. Fakat belki Birleşmiş Milletler amblemini kaynaklardan biri olarak gösterebiliriz. Çok ilginçtir BM logosunda en yaygın olarak kullanılan düz dünya haritasını görüyoruz ve bu haritada dünyanın etrafını saran yapraklar da akıllara yaprak sarmasını get tamam ciddileşiyorum. Dünyanın çevresinin hem yukarıdan hem de kenarlardan bir kubbe ile sarılı olduğu (muhtemelen korunduğu) düşünülüyor.

Madem dünya düz ve kenarı Antarktika buzulu ise neden kimse oraya gidip bunu ıspatlayamıyor derseniz karşımıza bir sürü devletin imzaladığı Antarktika Anlaşması çıkıyor. Evet imkanlarınız yeterliyse Antarktika’ya gidebilirsiniz fakat orada bir sürü yasak var örneğin çevreyi görmek istiyorum deyip drone uçurumazsınız. Hep bize sorular soruyorsunuz, bu sefer de küre dünyanın efendilerine sorun bakalım uçurduğunuz drone yanlışlıkla bir penguenin kafasına düşmesi gibi küçük bir ihtimal dışında bu son derece ıssız topraklarda acaba drone uçurmak niçin sakıncalı görülsün ki ve buna benzer düzinelerce başka yasaklar niçin olsun ki..? (Penguenlere yaklaşmak yasak, gittiğiniz gemi dışında o coğrafyaya tuvaletinizi yapmak yasak, oradan herhangi bir şeyi hatıra olarak evinize götürmek yasak vb)

Aşağıya LightAroundtheMoon kanalında yayınlanmış bir videoya ait yaklaşık 10 dakikalık bir bölümü paylaşıyorum. Bu videoda iki usta gemicinin farklı zamanlarda buz duvarını aşmak için yüzbinlerce km yol katettiklerini (yani küreye göre Antarktika kıtasının çevresini birkaç defa turlamak demek oluyor) ve ABD’li bir Amiralin o coğrafyaya ait çok ilginç sözlerini bulabilirsiniz ki bize göre bu amiral dünyanın kenarını ve kubbeyi keşfetmiş olabilir.

İyi seyirler..


16 Kasım 2017 Perşembe

Düz Dünya Konusu Ortadoğu'nun Dinci Zihniyetinin Bir Ürünü mü ?

Pek sayılmaz. Evet geçenlerde bir Arap bilim adamı bu konudan bahsetmiş, uçağın havalandığı yerde sabit durması halinde, dönen bir dünyada Çin’in uçağa doğru geleceğini söylemiş ve bilimci çevre tarafından buna eleştiriler gelmişti. İşte yobazlar böyledir, hiç bilimden anlamazlar, ne kadar cahiller vs.. Sanki kendileri bilimle yatıp kalkıyorlarmış gibi..

Neyse Düz Dünya meselesi belki asırların tartışma konusu fakat kitleler halinde sorgulanmaya başlayalı henüz birkaç sene oluyor ve konunun artarak yayıldığı coğrafya o “özenti bilimcilerin” düşündüğünün aksine Batı oluyor. Eric Dubay, Rob Skiba, Dave Murphy gibi öncü isimlerin takipçisi yüzbinleri bulan hesaplarından yaptıkları paylaşımlar ikna edici olmalı ki ilk duyduğunuzda kulağa çılgınca gelen bu konu Batıda bir hayli ilgi görüyor. Denemesi bedava; google ya da youtube üzerinde “Flat Earth” yazıp konunun ciddiyetini kendi gözlerinizle görebilirsiniz.

Meselenin dini bir yönü yok mu derseniz aslında evet var. Şöyle ki big bang denen patlamayla uzayda sürüklenirken türlü tesadüfler sonucu hayatın oluşabileceğini düşünen ateist eğilimli pek çok kişi, kubbesi olan büyükçe bir akvaryum veya deney tüpü gibi bir kapalı sistemde yaşadığımızı farkedince ister istemez bunun bir “tasarım” olabileceği sonucuna varıp deist olabiliyor. Muhtemelendir ki Düz Dünya meselesi “bir yaratıcının varlığını” daha çok desteklediği için İslam Coğrafyasında da sempati görebilir. Tabi bunu zaman gösterecek.

Aşağıdaki videoda takipçilerinin Eric Dubay’a gönderdiği Flat Earth (Düz Dünya) paylaşımları derlenmiş. İnsanların pek çoğu kalabalıklara göre hareket eder ki maalesef ülkemizde de böyle. Hani Düz Dünya fikrine sıcak bakmaya başlamış ama “başkaları ne der, yalnız mıyım, çoğunluk küre diyor ya onlar haklıysa rezil olurum” vb kaygılarınız varsa (bu tür kaygıları olan yakınlarınız varsa) bunu bi izleyin / izlettirin derim. Yalnız değilsiniz :)

Ha gaza gelip Batıdaki gibi videodakine benzer Düz Dünya aktiviteleri yapamaz mıyız derseniz belki zamanı var. Önce şu konuyu bi hazmedelim. Batıda yapılan deneyleri bizler de yapalım. Mümkünse konu üzerine çorbada bizim de tuzumuz olsun ve bazı yeni fikir ve deneyler üretelim sonra neden olmasın.


14 Kasım 2017 Salı

Güneş, Ay ve Diğer Gökcisimleri Yuvarlak ise Dünya Nasıl Düz olabiliyor ?


Bu soru şuna benziyor;
odayı aydınlatan lambalar yuvarlak ise oda nasıl düz olabiliyor ?
veya bilardo topları yuvarlak ise bilardo masası nasıl düz olabiliyor ?
Velhasılı gökcisimlerini yuvarlak görüyor olmamız, içinde yaşadığımız Dünya’nın da top gibi yuvarlak olduğunu göstermez. Yanlış bir mantık yürüttüğünüzü gösterir.
Düz Dünya modeline göre üzerinde ayak bastığımız yer evrenin zeminidir. Tıpkı odanızın zemini gibi..

Gök cisimlerine gelince birer küre olduklarına emin miyiz deyip şuraya bir soru işareti bırakalım ?


13 Kasım 2017 Pazartesi

Düz Dünyacılar Bilime ve Bilimsel Kanıtlara Karşı mıdır ?


Hayır değildir. Aksine gerçek bilimi savunmaktadırlar.
Şöyle ki; adına ister İllüminati, ister Siyonizm, ister Küresel Sermaye vb ne derseniz deyin politik ve ekonomik gücü ellerinde tutan birileri, inandıkları dini metinlere dayalı bir tür PARALEL BİLİM ortaya çıkarmışlar ve bunu özellikle 20.yüzyılda Medya, Holywood ve NASA yoluyla insanlara aktarmışlardır. İşte Düz Dünyacıların iddiası ve itirazı bu paralel bilimle alakalıdır. Yoksa kimsenin uçağın uçma prensiplerine, akıllı telefonların tasarımlarına, otomobile, bilgisayara, çamaşır ve bulaşık makinelerine itirazı yoktur. Bütün itiraz; paralel bilim şeklinde önümüze sunulan, aslında teori ve kabullerden ibaret olan Astronomi, Astrofizik ağırlıklıdır.

Nasıl yani teorik, adamlar Dünya’nın fotoğraflarını çekip paylaşıyor daha büyük kanıt olur mu derseniz konuya yüzeysel yaklaşıyorsunuz demektir. Farklı yıllarda paylaştıkları Dünya fotoğraflarına daha yakından bakın ve mümkünse biraz daha dikkatli.. Kıtaların büyüklükleri nedense standart değildir. Biraz teknik bilgiyle fotoşop olduklarını anlayabilirsiniz ki zaten bu fotoğrafların kompozit olduklarını ve birazcık fotoşop kullandıklarını NASA çalışanları da itiraf etmektedir.

Tamam peki öyle olsun bu Dünyanın düz olduğunu mu kanıtlar ? Hayır tabiki de..
Sadece konuya hala yüzeysel baktığınızı kanıtlar :) Dünyanın çevresinde çok sayıda uydu varken, uzaya araç gönderebiliyorken, Marsın Satürnün Plütonun fotoğraflarını çekebiliyorken !? elimizde Dünya’ya ait tek bir sağlam fotoğraf olmayışı yukarıda değindiğimiz “paralel bilim” konusunu sorgulamamız gerektiğini de kanıtlar.
Ve sonra evinizin penceresinden dışarıya baktığınızda ya da yüksekçe bir tepeye çıkıp manzaraya baktığınızda Dünyanın gayet düz ve hareket etmediğini gözlemlersiniz. Güneş’e baktığınızda aslında Güneşin hareket ettiğini gözlemlersiniz. Uçağa bindiğinizde o kadar yüksekte o kadar hızla giderken bile eğim falan göremez, algılayamazsınız. Sizden yapmanız istenen şey tüm bu kendi gözlemlerinizi bir kenara bırakıp takım elbiseli adamların sözlerine güvenmenizdir. Onlar öyle diyorsa yalan söyleyecek halleri yok ya kesin Dünya hareket ediyordur hem de yalpalanarak *_*

NOT-1 Dünyanın hareketi ivmesizdir dolayısıyla sabit hızda giden bir arabada hareketi nasıl hissetmiyorsak aynı o şekilde hissetmeyiz diyecek olan kurnazlara şöyle cevap verelim; arabada sabit hızla giderken camdan bakarak hareketi anlayabiliriz üstelik bu örneğe aksiyon katmamız şart çünkü araba düz gitmiyor dönerek gidiyor ve buna rağmen hissetmiyoruz, gözlemleyemiyoruz öylemi *_*


NOT-2  Aşağıdaki fotoğaf üzerinde çözümleme yapıldığında, Dünya’nın etrafında bir kutucuk olması o Dünya’nın oraya SONRADAN konduğunu gösterir *_*


11 Kasım 2017 Cumartesi

Gemilerin denizde uzaklaştıkça kaybolması kürenin kanıtı değil mi?


Değil *_*
Herhalde bu en sık duyduğumuz küre dünya “kanıtlarından” biri olsa gerek. Sahilden ileriye doğru bizden uzaklaşan bir gemiye bakınca bir süre sonra yavaş yavaş kaybolduğunu gözlemleriz. Bunun sebebi dünyanın eğimiyle ilgili değil, gözün görme limiti ve perspektifle ilgilidir.

O gemi uzaklaşıp gözünüzde küçülüp kaybolurken omzunuzda evcil bir kartal olduğunu düşünün. Eğer kartal ile konuşabilseydiniz ve ona gayet bilimsel bir edayla “bak gemi eğim nedeniyle kayboldu” deseydiniz muhtemelen gahahaha diye gülüp “mal mısın koskoca gemiyi göremiyon mu” diyecekti. Bunun için evcil ve konuşan bir kartala ihtiyacınız yok. İyi bir teleskop da aynı işi görebilir ve kaybolan geminin görüntüsünü size geri getirebilir. 

Bu kez geminin daha da uzaklaşması gerektiğini savunan küreciler olacaktır. Evet 15 km uzaklıktan sonra gemiyi teleskopla bile görmek güçleşir fakat bunun sebebi de eğim değildir. Şöyle açıklayalım; ileriye doğru giden gemimiz kuzey yönüne gidiyor olsun. Sağ tarafımız doğu, sol tarafımız batı... Eğer kuzey yönünde 15 km gidince eğimi anlayabiliyorsak, denize doğu-batı yönlerinden bakarak da eğimi anlayabilmeliyiz. Çünkü küre üzerinde eğim varsa tek yönlü olmayacaktır. Deniz manzaralı bir tepeye çıkıp, denizin görebildiğiniz en sol bölümünden görebildiğiniz en sağ bölümüne kadar gözünüzle bir tarama yaparsanız (tabii nereden hangi uzaklıktan denize baktığınıza göre değişmekle birlikte) 15 km den çook daha fazla bir mesafeyi gözlerinizle taramış olacaksınız. Bunun için deniz manzaralı tepeye çıkmanıza bile gerek yok internette uzaklardan çekilmiş deniz manzaralarına baksanız da olur. Peki 15 km de kuzey yönlü eğim varsa 15 km den çok daha fazla uzunlukta doğu-batı yönünde eğim görebiliyor musunuz ? Bence hiç zahmet etmeyin cevabı zaten biliyorsunuz. Denize sol-sağ yönlü baktığımızda daima karşımızda düz bir ufuk görürüz. Soldan sağa doğru hareket eden gemilerin de yukarı çıkıp sonra aşağıya indiğini görmeyiz..

Ve siz doğu-batı yönlü bakınca eğimi göremeyişimizi “işte dünya çok büyük bu kadarcık denizde eğimi görememek normal deyip, sonra kuzey yönlü –ileriye doğru- uzaklaşan bir geminin yavaşça kaybolmasına “aha kanıt işte bak eğim” derseniz bu yaptığınız tek kelimeyle ÇELİŞKİ olur.

Neyse... O gemi bir gün gelecek *_*


6 Kasım 2017 Pazartesi

Güneşi battıktan sonra teleskopla bile niye göremiyoruz?



Örneğin Ankara’da yaşıyorsunuz. Aylardan Kasım ve akşam 17:30 sularında romantik duygular eşliğinde Güneşin batışını izliyorsunuz. Uzaklaştı uzaklaştı ve kayboldu... Öyle ki artık teleskopla bile görünmüyor. Koskoca ışık topu olan Güneş teleskopla bile görünmediğine göre Dünya anlatıldığı gibi küre olmalı ve Güneş de artık göremeyeceğiniz şekilde batmış olmalı değil mi? Değil işte :)

Güneşin hareket ettiği Düz Dünyada, siz Ankara’da tam o Güneş’in batışına ait romantik duyguları yaşarken o esnada HANGİ ÜLKE tam öğlen saatini yaşıyorsa Güneş o bölgenin tepesinden geçiyor deriz. Buna göre bulduğumuz coğrafya Brezilya’nın doğu şehirleri mesela en bilindik olan Rio de Jenario civarı oluyor. Evet siz Ankara’da Güneş’i son son görüp o sırada Güneş'e veda ederken Rio de Jenario’da insanlar öğlen sıcağını yaşıyorlar çünkü Güneş tam tepelerinde ;)

Pekala artık Güneş gibi kocaman bir ışık kaynağını battıktan sonra niye teleskopla göremiyoruz diye negatif düşünmek yerine, Güneş’i taaaa Brezilya semalarına giriş yapana kadar gözlemleyebiliyoruz diye tebessüm etmeliyiz belki de :) 
Artık o battığı noktadan sonrasını niye göremediğimizi uzaklık ve perspektifle + atmosferik sebeplerle + Güneşin uzaklaşması sonucu ışık kırılmalarının da değişimiyle açıklayabiliriz. Tıpkı Ankara’dan teleskopla Everest tepesini görememek gibi veya Güney kutup ülkelerinden görülen yıldızları ülkemizden görememek gibi..

Aşağıdaki video bu konuya ışık tutacaktır, sadece 3 dakika üşenmeyin izleyin *_*


5 Kasım 2017 Pazar

Madem Dünya Düz, Neden Gerçeği Saklıyorlar ?

Yani neden böyle bir şey yapsınlar ki değil mi.. Tamam dünyada çok fazla şerefsiz, yalancı, sahtekar insan var ama bu bilim sonuçta ve bilime de mi güvenemeyeceğiz ? Bilime gönül vermiş insanların bundan ne gibi bir çıkarı olabilir ki ? Sorular bu tür bilim ekseninde olduğu sürece konuyu kavramak zor olacaktır çünkü aslında bu çok bilinmeyenli bir denklem. Evet dünyada bilime gönül verenlerin çoğu işlerini iyi yapan düzgün insanlar olabilir fakat konu sadece bilim değil. 
Dini, siyasi, ekonomik vb amaçlar da var diyelim. 
Bilim ve Din ne alaka diyeceksiniz :) Öyle ya gerek ülkemizde gerekse dünyada bu ikili birbiriyle sanki sürekli kavgalıymış gibi bir tablo çizilir. Öyleyse bilimle yatıp kalkan bu insanların niye bir dini amacı olsun ki ? Maalesef durum biraz daha karmaşık. Bu kötü adamlar bir dine inanıyorlar ve inandıkları dini metinleri de bizlere bilim diye yutturuyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar, sıklıkla yaptıkları 9 doğru söyle ve yanına 1 yanlışı serpiştir ve o yalanı yedir yöntemiyle yapıyorlar. E tabii Medya, Sinema, NASA gibi kurumlar da bu adamların elinde olduğu için kitleleri kandırma imkanları çok fazla. 
Bakın siz Dünya ve gezegenler Güneş’in etrafında dönüyor dediğiniz anda aslında bilimsel bir gerçeği değil bu adamların inancını (Güneş ritüelini) savunmuş oluyorsunuz *_*
Nasıl bir dine inandıklarıyla alakalı bilgi için Kabala, Siyonizm, Luciferian gibi anahtar kelimelerle internette arama yapabilirsiniz.

Konunun ekonomik boyutu da var. Örneğin NASA gibi kurumlar arada birkaç roket uçurup birkaç gezegen keşfettik haberleri yayınlayarak ve bilgisayar başında oluşturdukları fake gezegen fotoğraflarını paylaşarak milyar dolarlık paraları götürüyorlar. Bu haberler önemli çünkü “bakın çalışıyoruz” demek istiyorlar..
Sadece NASA gibi kurumlara akan para değil tabi ki... Küre dünya demek keşfedilecek başka yer kalmadı demek. Örneğin düz dünyada gökkubbenin dışında da başka bir kıta bulmaları halinde o toprakların tüm yeraltı zenginlikleri kendilerinin olacak, bizlerle paylaşmalarına gerek yok veya bizlerden birilerinin bu yatırıma göz koyma ihtimali yok. Çünkü konu gizli ve hiçbir şeyden haberimiz yok ;) 

Siyasi amaçları da belki duymuşsunuzdur, anahtar kelimeler: New World Order / Yeni Dünya Düzeni... Zaten köle gibiyiz de bunu daha da arttırmak ve üzerimizde tam kontrol sağlamak istiyorlar. Örneğin ülkelerin küçük parçalara bölünmesi planları var. Çünkü küçük ülkecikleri kontrol etmek daha kolay. Sonra da gelecekte “uzaylı saldırısı” gibi yapay bir komplo ile "hadi insanlık olarak birleşelim tek dünya devleti olalım" diyecekler muhtemelen.

Bütün bunları komplo teorisi olarak değerlendirebilirsiniz. J.F.Kennedy'i de zaten aşağıdaki videoda yaptığı deşifre yüzünden öldürmediler. Lee Harvey Oswald denen bir dengesiz öldürdü evet tabii kesin öyledir *_*